24 Haziran 2006

brillant comme une larme


Salut Bertrand.

Acaba hangimiz kendimizden daha çok nefret ediyoruz? Sen sevdiğin kadını öldürdün, ben sevdiğim adam için kendimi öldürdüm. Bağımlı, saplantılı, sümüksü bir varlığa dönüştüm. Ona olan tüm sevgimi nefretime yatırdım ve ikisini de tükettim.

Şimdi herhangi bir insanı sevmekten o kadar çok korkuyorum ki. Daha doğrusu sevmekten değil, karşılığında sevilmemekten ve hunharca, hoyratça kullanılmaktan korkuyorum. Maddi ve manevi.

Bir daha bu derece aşağılık muamelesi görmekten ölesiye korkuyorum.

Sen de sevmekten korkuyorsundur herhalde. Kendinden korkuyorsundur, yapabileceklerinden. Yaptıklarından.

Hayatımda senden daha fazla konuşmayı istediğim bir insan olduğunu zannetmiyorum. Onu en çok sevdiğim zamanda bile bu derece Onunla konuşmak istemedim. Ona soracak hiçbir sorum yoktu çünkü. Cevapları Ona sormadan alabiliyordum.

Ama sen...Seninle pffuitt diye yok olmak istiyorum. Çingene müziğinde.

Onu sevmek istiyorum Bertrand. Ama O bunu kabul etmeyecek, biliyorum. Çünkü herhalde sevme şeklimdeki bir bozukluk yüzünden, hiç kimse benim sevgimi istemiyor.

Sonra da soruyorlar, "Niye kimseyi sevmiyorsun?" diye. Haha. Neden acaba...

1 yorum:

Godsyndrome dedi ki...

bu yazıyı seninle tartışmak isterdim.yazını biraz sadeleştirerek sayfama eklemek istiyorum ama uzun zamandır blogunu ziyaret etmiyorsun sanırım. o yüzden eğer itirazın olursa bloguma uğra hoşçakal.